5 Eylül 2011 Pazartesi

9. Hafta - Kalp atışı

Kalp atışı duymak için Kahraman Bey'in kapısındaydık bu haftanın başında. O tık tıkları duymak, travmalı potansiyel ebeveynliğimize rağmen iyi geldi ikimize de. Bir an için herşeyin yolunda gittiğini düşündük, ferahladık, mola verdik belki. Zira günün geri kalan saatlerinde paniğimizi kontrol ediyoruz sadece. Dışarıya dönük ben ve içine kapanık eşim, her ikimiz de kendi paniğimizi kendi dünyamızda, kendi yordamımızla yaşıyoruz.

Tahliller istendi, bende bir toksoplazma endişesi. Çünkü ağzına iyi pişmemiş yani "ölmemiş" et koymayan ben, bu hamileliğin bilmediğim ilk haftalarında ortası pembe gelmiş bifteği "ayı olmasın" diye geri yollamamışım, yemişim. İki gece de bir yarım kangal kasap sucuğunu çiğ çiğ mideme yollamışım, yemişim. Tabi olacak biraz endişe. Şekerden de korkuyorum, çünkü açlık şekerim bir on yıldır 100 den aşağıya düşmüyor, eh yaş da bayağı kemale erdi. Sonra Eylül civarında safrakesemi alırlarken bu karaciğer biraz yağlamış demişlerdi. Bu kan testinden geçmem imkansıza yakın.

Sonuca şükür, şeker gene 101 çıktı, toksoplazma ile halen tanışmamışım, ama karaciğerden yırtamadım. Karaciğer, aslında risk sayılabilecek bir şekilde normal değerin 3 katına yükselmişti. Gidişatından korkum endişelenecek yeni bir malzeme çıktı bana böylece, taa ki bir süre sonra karaciğer fonksiyon testi (SGPT - ALT /AST)yenileyip de yarı yarıya düştüğünü farkedip, oh çekene dek.

Bu arada karnım, diğer hamilelerde görmediğim bir hızla büyümeye devam ediyor, en çok "kaç aylık?" sorusuna cevap verirken zorlanıyorum. Yalan söylemek olmaz, gerçeği söyleyince de oluşan surat ifadelerinin koleksiyonunu yapsam müze kurulur. Farklı izah esprileri buldum bir düzine, durumuna göre kullanıyorum.

Ben hamile kaldığımda, zaten 5 aylık hamileydim...







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder